Antarktika: Tarihi Süreci ve Türkiye’nin Politikaları – Gülay Atasoy

Antarktika, dünyanın en soğuk, en kurak ve en uzak kara parçasıdır. %98’i buzlarla kaplı olan bu kıta, dünya tatlı su rezervlerinin %70’ine ev sahipliği yaparken, insanlığın ortak mirası olarak barışçıl ve bilimsel çalışmalar için ayrılmıştır. Antarktika’nın önemi, sadece doğal kaynaklarıyla değil, dünya ekosistemini düzenlemedeki kritik rolüyle de öne çıkar.

Antarktika’nın Tarihi

Antarktika, 19. yüzyılda keşfedildikten sonra bilim insanlarının ve maceraperestlerin ilgisini çekmiştir. İlk başlarda balina ve fok avcılığı gibi ekonomik nedenlerle dikkat çeken kıta, zamanla bilimsel keşiflerin odak noktası olmuştur. 20. yüzyılda başlayan sistematik keşifler, özellikle Soğuk Savaş döneminde hız kazanmıştır. Bu süreçte kıta üzerinde egemenlik iddiaları ortaya çıkmış, ancak bu durum 1959’da imzalanan Antarktika Antlaşması ile düzenlenmiştir.

Antarktika Antlaşması, kıtanın sadece barışçıl ve bilimsel amaçlarla kullanılmasını garanti altına almış, askeri faaliyetleri yasaklamıştır. Günümüzde bu antlaşmaya 53 ülke taraftır ve kıtada 29 ülkeye ait 70 bilim üssü bulunmaktadır.

Türkiye’nin Antarktika Politikası

Türkiye’nin Antarktika’ya olan ilgisi, Osmanlı arşivlerinde bulunan bazı belgelerle tarihsel bir geçmişe dayandırılabilir. Ancak modern anlamda Türkiye, 1990’lardan itibaren kıtaya yönelik ciddi adımlar atmıştır. Türk bilim insanları, 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen ilk ulusal bilim seferiyle Antarktika’da yer almaya başlamıştır.

2017 yılından bu yana düzenlenen Ulusal Antarktika Bilim Seferleri, Türk bilim insanlarının birçok alanda çalışmalar yapmasını sağlamıştır. Bu seferlerin üçüncüsünde, Horseshoe Adası’nda yaz aylarında kullanılmak üzere bir bilimsel kamp kurulmuştur. Türkiye ayrıca, 2018-2022 Ulusal Kutup Bilim Programı ve 2023-2035 Ulusal Kutup Stratejisi gibi uzun vadeli planlarla kıtada bilimsel varlığını güçlendirmeyi hedeflemektedir.

Gelecek Perspektifi

Antarktika, küresel ısınmanın etkilerinin en net görüldüğü yerlerden biridir. Kıtanın buz kütlelerindeki erime, deniz seviyesinin yükselmesine ve dünya ekosisteminde ciddi değişimlere yol açabilir. Bu nedenle, sürdürülebilir çevre politikaları ve bilimsel iş birliği küresel düzeyde önem taşır.

Türkiye, Antarktika’daki bilimsel faaliyetlerini artırarak, uluslararası arenada hem bilimsel hem de politik bir güç olmayı hedeflemektedir. Ancak karar alıcı ülkeler arasında yer almak için daha fazla yatırım ve uzun vadeli stratejik adımlar gereklidir.

Sonuç
Antarktika, sadece keşiflerin değil, aynı zamanda uluslararası iş birliğinin, çevre korumanın ve bilimsel ilerlemenin de simgesi olmuştur. Türkiye’nin bu kıtada daha aktif bir rol üstlenmesi, hem bilimsel hem de diplomatik açıdan önemli fırsatlar sunacaktır.

Bu yazı, Antarktika’nın tarihinden başlayarak Türkiye’nin kıtadaki çalışmalarını ve küresel önemi ele alarak, okuyucular için detaylı bir bakış açısı sunmayı amaçladı.